IEA Raporuna Göre 2035’e Kadar Bakırda Yüzde 30 Arz Açığı Oluşabilir
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), 2025 yılına ait yıllık Küresel Kritik Mineraller Görünüm Raporunu yayımladı. Rapora göre, enerji dönüşümünde kilit rol üstlenen bakır gibi stratejik minerallerin tedariki ciddi risklerle karşı karşıya. Özellikle önlem alınmadığı takdirde, 2035’e kadar bakırda yüzde 30 oranında arz açığı yaşanabileceğine dikkat çekiliyor.
Rafineri ve İşleme Yoğunluğu Arz Tehlikesi Yaratıyor
IEA verilerine göre, işleme ve rafinaj süreci yalnızca birkaç ülke tarafından kontrol ediliyor. Örneğin, Çin şu anda 20 kritik mineralin 19’unda lider rafinaj kapasitesine sahip ve yüzde 70’e yakın pazar payı bulunuyor. Nikelde ise Endonezya, yüzde 50’lik oranla Çin’i geride bırakıyor.
Enerji Sektöründe Talep Hızla Artıyor
- Lityum talebi 2024’te yüzde 30 arttı
- Nikel, grafit, kobalt ve nadir toprak elementlerine olan ihtiyaç her yıl yükseliyor
- Buna paralel olarak battery fiyatları düşüşte
Ancak, raporda bu artan talebin tersine yatırım eğiliminde yavaşlama olduğu belirtiliyor. 2023’te yüzde 14 olan yatırım artışı, 2024’te yalnızca yüzde 5 ile sınırlı kaldı.
Bakır Talebindeki Artış, Maden Yatırımlarıyla Karşılanamayabilir
Enerji altyapılarını güçlendirme çalışmaları kapsamında elektrik şebekelerine olan bakır ihtiyacı hızla büyüyor. Fakat mevcut bakır madeni projeleri bu artışı karşılamaya yeterli değil. Eğer mevcut durum korunursa, 2035’e kadar yüzde 30’luk arz eksikliği oluşabilir.
İhracat Kısıtlamaları Kritik Mineralleri Daha Ulaşılmaz Kılıyor
Bugün enerji dönüşümünde kullanılan minerallerin yaklaşık yüzde 55’i bir tür ihracat kontrolüne tabi. Bu yalnızca ham maddeleri değil aynı zamanda rafine ürünler ve hatta işleme teknolojilerini de içeriyor.
Fatih Birol’dan Uyarı: Arz Şoku Rekabeti Zayıflatabilir
IEA Başkanı Fatih Birol rapora ilişkin yaptığı açıklamada şu sözlere yer verdi:
“Kritik mineraller artık küresel enerji güvenliğinde ön cephede. Herhangi bir arz şoku, fiyatların hızla artmasına ve sanayi rekabetçiliğinde ciddi kayıplara neden olabilir.”
Özetle, bakır arzında yaşanabilecek kriz yalnızca madencilik sektörünü değil, küresel ekonomiyi ve temiz enerji dönüşümünü de doğrudan etkileyebilir.