Merkez Bankası’ndan Krediler ve Likidite İlişkisine Dair Dikkat Çeken Çalışma
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), bankacılık sektöründe likidite ve kredi kanalı ilişkisi üzerine kapsamlı bir analiz yayımladı. “Likidite ve Kredi Kanalı İlişkisine Likiditenin Bol Olduğu Bir Dönemden Bakış” başlıklı bu ekonomi notu, TCMB uzmanları Salih Zeki Atılgan ve Hüseyin Öztürk tarafından hazırlandı ve TCMB’nin resmi internet sitesinde paylaşıldı.
Likidite Pozisyonunun Kredi Faaliyetlerine Etkisi Araştırıldı
Çalışma, 2010 ile 2024 yılları arasındaki dönemi inceleyerek, Türkiye bankacılık sisteminde likiditenin kredi faaliyetlerini nasıl etkilediğine dair önemli bulgular sunuyor. Araştırma sonuçları, özellikle likidite pozisyonlarının arttığı dönemlerde, bu pozisyonlar ile kredi faaliyetleri arasındaki beklentilerin dışında ilişkiler kurulduğunu ortaya koydu. Üç yıllık kayan dönemler üzerinden yapılan analizlerle bu tespitler desteklendi.
Kritik Sonuçlar: Parasal Aktarım ve Likidite Yönetimi
- 2020 yılına kadar bankaların likidite pozisyonu, kredi faaliyetleri üzerinde pozitif bir etkiye sahipti.
- Likiditenin yüksek olduğu dönemlerde kredi-faaliyet ilişkisi zayıflama eğilimi gösterdi.
- Parasal aktarım mekanizmasının etkin işleyebilmesi için etkili likidite yönetimi kritik bir faktör olarak ön plana çıktı.
Çalışma ayrıca, sıkı para politikalarının başarıya ulaşabilmesi için likidite pozisyonlarının doğru şekilde yönetilmesi gerektiği yönünde mesajlar içeriyor. “Likidite pozisyonunun aktarıma imkân tanıyacak bir ölçüde olması gerektiği” belirtiliyor.
Sıkı Para Politikası İçin Etkin Uygulamalar Şart
Analize göre, enflasyonla mücadele kapsamında para politikası, faiz kararlarının yanı sıra makroihtiyati önlemleri ve etkin likidite yönetimini içeren bir yaklaşımla yürütülmeli. Sıkı para politikalarının hedeflenen ekonomik sonuçlara ulaşabilmesi için bu politikaların likidite adımlarıyla desteklenmesi gerektiği vurgulandı.
Sonuç olarak, TCMB uzmanları, kredi kanalı üzerinden parasal aktarımı daha güçlü kılacak her türlü adımın hem ekonomi hem de para politikası açısından kritik öneme sahip olduğunu vurguladı.
