Merkez Bankası 2025’e Doğru Adımlarını Güçlendiriyor
Merkez Bankası, ekonomideki belirsizliklerle mücadele ve enflasyon hedeflerini yakalamak için 2025 yılına şimdiden yoğun bir hazırlık sürecine girdi. Geçmiş yıllarda enflasyon hedeflemesi sürecinde başarıya tam olarak ulaşılamamış olsa da, 2024 hedeflerinden alınan çıkarımlarla 2025 yılında politika araçlarının daha etkin kullanılması planlanıyor.
29 Aralık’ta Kritik Politikalar Açıklanacak
Bu dönemde gözler 29 Aralık’ta açıklanacak iki kilit unsura çevrildi. Bunlardan biri faiz kararı, diğeri ise 2025 Para Politikası metni. Geçmiş yıllarda ‘Para ve Kur Politikası’ başlığı ile yayımlanan bu metin son yıllarda sadece ‘Para Politikası’ olarak adlandırıldı. Bu yıl da geleneği sürdürmesi ve faiz kararıyla eş zamanlı duyurulması bekleniyor.
2025 Para Politikası metni, özellikle 2024 yılında hedeflenen ancak ulaşılamayan noktalar için nasıl bir strateji izleneceğine dair önemli ipuçları verecek. 2024 metninde, likidite yönetimi ve dezenflasyon sürecine ağırlık verilmişti. Bu yıl ise makroihtiyati çerçevenin sadeleşmesi, KKM’nin (Kur Korumalı Mevduat) çözümü ve reeskont kredi uygulamalarındaki gelişmelerin öne çıkması bekleniyor.
Ekonomi Yönetiminde Yoğun Dönem
Yıl sonuna doğru asgari ücret tartışmaları ve kamu maliyesi eksenindeki yoğunluk, Merkez Bankası’nın üzerindeki yükü artırıyor. Kamu tarafındaki ekonomik aktivite yönetiminin tepki toplaması ya da kamuoyunda sıkça tartışılması, Banka’nın sorumluluğunu daha da görünür kılarken, diğer kurumlarla yetki paylaşımı konusunda tartışmalar artabilir.
2025’e Yönelik Öne Çıkan Mesajlar
Şubat 2025’teki Enflasyon Raporu ve Nisan ayında yayımlanacak ‘açık mektup’ ile ekonomiye dair ilk sinyaller verilecek. Olağan Genel Kurul’da açıklanacak kararlar ise Banka’nın 2025 yılına dair yol haritasını detaylandıracak. Ayrıca Merkez Bankası, iş dünyasıyla daha yakın iletişim kurarak ekonomik aktörlerle bağını güçlendirmeyi sürdürüyor.
Enflasyonla mücadelede kararlılık vurgusu taşıyan 2025 planları, geçmişten alınan derslerle birlikte ekonomiyi stabilize etmeye yönelik adımlar içerecek. Kamuoyuna verilen mesajların Merkez Bankası’nın geleneksel duruşuyla uyumlu olması da sürecin kritik bir parçası olarak öne çıkıyor.
